Teneffüs

Merhaba sevgili Habermatikmedya takipçileri,

Bu köşede yazı yazmayı kararlaştırdığımızda hepimizi umutsuzluğa, korkuya ve karamsarlığa sevk eden olaylar yaşanmamıştı. Bu yaşananlar ilk değildi elbette, umarım ki son olsun. Ancak 2024 Türkiye’sinde hâlâ yargı sisteminin aksaklıklarını, cezasızlık algısını konuştuğumuz durumda son olması hayal olmaktan öteye gidemiyor. Bunlar önemli faktör iken katilin sonuçta intihar ettiği çok daha karmaşık vahşetler yanı başımızda. Böylesi korkunç olaylar ile ilgili cezadan söz edemeyiz, hayatından vazgeçen insanı hangi ceza durdurabilir? Ülkemizde ve dünyada yetkin uzmanlar var, haddimizi bilelim ve konuyu irdelemeyi, çözüm önerilerini onlara bırakalım. Dinleyen, anlayan ve uygulayan yönetim iradesine muhtaç olduğumuzu da ekleyeyim tabii.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her şeyin en iyisine layıktır, buradan çağrı yapıyorum; bilime ve ilime kulak verin! Bu yük taşıma sınırımızı çoktan aştı. Korkutan, utandıran bu sorun bir an önce çözülmelidir!

Bir insan ve bir kadın olarak ben tanık olduklarımın ve kimbilir daha da neler yaşanmıştır diye düşündüklerimin bende oluşturduğu duygu ve fikirleri, tüm kadınlarla paylaştığıma inandığım duygu ve fikirlerimi ifade edebilirim sadece; KORKUYORUM!

Önceden sadece geceleri daha temkinli olmaya çalışırken artık saat fark etmeksizin büyük endişeyle hareket ediyoruz. Dert skalamızda yer alan çoğu konu gündemden bile düştü. Bugün ise YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ. Yaşam yoksa hiçbir şey yok!

Yaşamaya çalışıyoruz deyince aklıma bir anekdot geldi. Sevdiğim ve çok saygı duyduğum, beyefendi kelimesinin temsilî bir büyüğümle sohbetimde ‘yaşamak lazım’ dediğimde cümlemi tamamlayarak ‘güzel yaşamak lazım’ dedi. O sırada içinde bulunduğumuz ortamın güzel hasletlerinden ve bozguncuların doğal seçilime uğradığından konuştuk. İnsanın nefes alanları olması çok önemli ve güzel. Bütün ülkeyi ilgilendiren konularda istikrarla devam eden programlara, etkinliklere kızardım. Yaşımla, tecrübelerimle birlikte anladım ki bunalan tüm insanların böylesi nefes alanlarına ihtiyacı var. Ara sıra gündemden kaçmak, hayata dair başka mevzulara sarılmak isteyebilir insan.

İsterseniz gelin burada kendimizce biz de insani başka bir kapı açalım ve olabildiğince geliştirici konu başlıklarında tartışalım.

– Don Kişot haklı mı?

– Dünyanın çirkinlikleri ile, yıkıcılığı ile savaşılabilir mi?

– Don Kişot’un yılmazlığı ve yenilmekten çekinmemek başarılabilir mi?

– Kadın ve erkeğin eşitliği doğru anlaşılıyor mu?

Don Kişot için bir erkek hikayesi diyebiliriz. Kadınlar için de eğlenceli bir hikaye. Bence okunması şart olan kitaplardan.

“Kitaplardan edinilen yalnızlıktan” kurtaracak insanlarla karşılaşmanızı dilerim. Kurtulmak istiyorsanız.

• İlk yazıda birbirimize merhaba demek istedim aslında. Birbirimize merhaba demek diyorum çünkü ben fikirlerinizi, değerlendirmelerinizi okumak isterim.
• Yazmak isterseniz bana; fatmaaltuncu@windowslive.com adresimden ulaştırabilirsiniz.
• E – postalarınızı bekliyorum, okumak için sabırsızlanıyorum.

Fatma Altuncu

Kimya Mühendisi